Aret Taşcıyan – Lloyd’s’da elektronik plasman brokerlikte yeni bir dönem / MarineDeal News, Ocak 2017
PPL (Placing Platform Limited), iddialara göre daha hızlı ve esnek plasman sağlayacak bir elektronik plasman ortamı, 2016’da Lloyd’s’da uygulamaya konuldu. PPL Londra Sigorta Piyasasının modernizasyon sürecinin bir parçası ve Londra Piyasası’nın en önemli özelliği olan kişisel temaslara dayalı yüz yüze plasman sistemini daha da kolaylaştıracak ve destekleyecek olan bir sistem olarak yaratıldı. PPL’yi oluşturan ve destekleyen üç ana kuruluş International Underwriting Association (IUA), London and International Insurance Brokers’ Association (LIIBA) ve Lloyd’s Market Association (LMA); Londra Sigorta Piyasasının üç temel kuruluşudur.
Yüz yüze görüşme ve tartışma sonucu yapılan plasmanların gerekliliğine hâlâ inanan ve bu sistemi destekleyici bir unsur olarak yaratıldığı iddia edilen PPL; hızlı plasmana imkân tanıyan, evrakların elektronik olarak tanzim edilip yollanacağı bu sebeple de insan hatasının asgariye indirileceği bir ortam. PPL aynı zamanda, plasmanlara esneklik getiren ve daha az broker ile daha fazla plasman yapılabilecek bir sistem olacağı için, özellikle, Mega Brokerler tarafından desteklenmekte. Aralık 2016 itibariyle Finans, Profesyonel Sorumluluk, Terörizm ve Politik Risk dallarında bu yöntemle 1.000’i aşkın risk plase edilmiş ve 1.600 zeyilname tanzim edilmiş durumda ve şimdi sıra Deniz Sigortalarında. Mart 2017’den itibaren Deniz Sigortalarında da PPL’in öngördüğü elektronik plasman sistemi uygulanmaya başlanacak.
Ancak gözden kaçan önemli bir husus var. Tekne/Makine gibi Deniz Sigortaları nevi şahsına münhasır sigortalardır ve her bir geminin taşıdığı risk, gemi türüne, taşıdığı kargonun cinsine, seyrüsefer sahasına ve de armatörüne/işletmecisine göre değişik bir risk oluşturur. Hiçbir tekne sigortası bir diğerine benzemez ve aynı tür riskleri taşımaz. Karşılıklı görüşme olmadan, birbirlerine güven, saygı ve şeffaflık prensipleri ile bağlı olan broker, armatör ve sigortacı üçlüsü bir sacayak oluşturur. Bu üçgeni meydana getiren üç ana taraf birbirinin gözünün içine bakarak riskleri yüz yüze tartışmadan, PPL ortamında ne denli sağlıklı bir şekilde değerlendirip ve fiyatlandıracaklarından emin değilim.
Her ne kadar PPL; karşılıklı görüşme sonucu yapılan plasmanların devam edeceğini ve elektronik plasmanların sadece tamamlayıcı özelliği olacağı iddiasında bulunuyorsa da, piyasanın gidişi ve Mega Brokerler’in yaptıkları hazırlıklar, bunu er geç sona erdireceğe benziyor. Zaten artık insan unsurunun gittikçe önemsizleştiği bu mega kuruluşlar nezdinde, sadece bir hesap numarası (Account Number) olarak görünen armatörler bundan böyle kişisel teması daha da mı yitirmiş olacaklar? Teknolojiye hiçbir zaman karşı çıkmadım, elektronik plasmanların belirli sigorta branşlarında gerekliliğini her zaman savundum, ama Deniz Sigortaları, sigortanın diğer branşlarına benzemez. Burada kişisel ilişkiler yok olduğu anda, broker, sigortacı ve armatör birbirlerinin gözlerine bakmadıkları anda, tahmin edemeyeceğiniz beklenmedik sonuçlar ile karşılaşabilirsiniz. O zaman da iş işten geçmiş olabilir. Umarım bizim nesil, o günleri görmez.